Merhaba, Ben Miray,

Gündelik yaşamımızda baş etmekte zorlandığımız pek çok problemle karşılaşırız. Terapinin amacı yaşanan bu problemlerin kişide yarattığı olumsuzlukları belirlemek ve onların farkında olmasını sağlamaktır. Kişi problemleri kontrol etmeyi ve ortadan kaldırmayı keşfederek daha sağlıklı ve anlamlı bir yaşam sürebilir.

Sorunların üstesinden yalnız başına gelmek zor olduğunda, kişinin 'Tek başıma halletmeliyim' düşüncesi, konuyla ilgili çıkmaza girip iş, aile, sosyal yaşamda bozulmalar yaşamasına neden olabilir. Bu gibi durumlarda profesyonel yardım almak, sorunun çözümü ve kişinin süreçten az zararla çıkması için en iyi çözüm olacaktır.

Psikolojik bir rahatsızlık ya da kriz anları dışında; yaşadığınız problemler günlük yaşamınızı, sosyal ilişkilerinizi, iş hayatınızı olumsuz olarak etkiliyorsa, aynı problemleri sıkça yaşadığınızı fark ediyor ve bulduğunuz çözüm yollarının kalıcı olmadığını düşünüyorsanız, duygusal olarak her zamankinden çok daha farklı hissediyor ve bundan rahatsız oluyorsanız, yani genel olarak yaşamınızla ilgili kontrol edemediğiniz bir düşme hali hissediyorsanız profesyonel destek (uzman psikolog, psikoterapist) alma zamanı gelmiş demektir. Ayrıca kişi psikoterapiyle birlikte kendini daha iyi tanıma, anlama ve olaylara farklı perspektiflerden bakma fırsatına sahip olacaktır.

Psikolog desteği almanın en önemli faydalarından biri kişinin farkındalığının artmasıdır.

Seanslar 50 dakika sürmekte ve genellikle haftada 1 gün olarak planlanmaktadır. Seans zamanları terapist ve danışanın ortak kararları doğrultusunda belirlenir. Seanlara zamanında gelme ve seans atlamama terapinin işleyişi açısından önemlidir.

Terapi süresi ihtiyaca göre değişmektedir. Kimi danışanlar için kısa süreli psikoterapi yeterli olurken kimileri için uzun süreli psikoterapiler gerekmektedir.

Terapi sınırları dahilinde her konuda psikoloğunuzla paylaşımda bulunabilirsiniz. Gizlilik psikologların en çok önem verdikleri etik ilkedir, konuştuklarınız seans odasında kalacak, paylaştığınız bilgiler gizli tutulacaktır.

Çoğu zaman ihtiyacımız olduğunu bildiğimiz halde psikoterapiden kaçarız. Bunu yapmamızın en yaygın sebeplerinden biri çevremizin bizi nasıl göreceği ve adlandıracağına yönelik yaşadığımız kaygılardır. Toplumsal olarak ruh sağlığının da beden sağlığı kadar önemli olduğunu kavramakta zorluk yaşıyor olup, bu yönde desteğe ihtiyacı olan bireylerle ilgili yanlış düşüncelerin olması; sağlıksız ve mutsuz bir toplum yaratmaktan öteye geçmeyecektir.

Psikolojik desteğe ihtiyaç duyan bireylerin güçsüz ya da çaresiz olduğu düşüncesi ise diğer bir yanılsamadır. Düşünülenin aksine terapi kişinin keşfetme cesareti ve anlamlandırma isteği ile var olabilen bir alandır. Terapi sürecinin belirsiz ve uzun olduğu düşüncesi de kişileri psikoloğa – terapiye gitmekten uzaklaştıran etmenlerden biri olarak karşımıza çıkar.

Tüm bu olumsuz düşünceler kişinin kendi iyileşmesini ve mutluluğunu ertelemesinden başka bir şey değildir. Terapiye ihtiyacı olduğunu hisseden her birey ertelemeden bir profesyonelle görüşmeli ve dış söylemlerden çok iç sesine odaklanmalıdır.