Suadiye Psikolog Miray Polat

Duygu Odaklı Terapi

Duygu

Duygular direk olarak insanın neyi, nasıl algılayacağını, bilgiyi ne hızla işleyeceğini, bir durum, olay karşısında ne düşüneceğini ve nasıl tepki vereceğini etkileyen temel oluşumlardır (Crick ve Dodge, 1994; Greenberg, 2010a). Hayatta kalabilme, iletişim kurabilme ve problem çözebilme üzerinde duyguların çok önemli fonksiyonları vardır. DOT’a göre duygular benliğin/kendiliğin inşasında temel rol oynayan benlik/kendilik organizasyonun temel belirleyicileridir. En temel düzeyde duygular, insanları çevreye yönlendiren ve onların iyi oluşlarını düzenleyen bilgi işleme sürecinin ve eylem hazırlığının uyarlanabilir formudur. Duygular bir durum (özellikle zarar verici) karşısında neyin önemli, değerli ve temel ihtiyaç olabileceğine dair insanlara bilgi sağlamakla birlikte insanların kendilerini ve dünyalarını nasıl değerlendirdikleri hakkında onlara bilgiler sunan malzemelerdir. Bunların da ötesinde duygular, iletişimin ardındaki niyetleri ileten ve kişilerarası etkileşimleri düzenleyen bir sinyal sitemidir. Dolayısıyla duygular kendilik ve diğerleriyle olan ilişkileri düzenleyen ve yaşama anlam katan temel bir mekanizmadır.

Duygu Şemaları

Duygu şemaları duygusal anılar, umutlar, beklentiler, korkular gibi bireysel yaşantılardan meydana gelen, bireyin yaşantılarını şekillendiren içsel tepkilerin ana kaynağıdır (Greenbeg, 2002; Greenberg ve Paivio, 1997). Bu şemalar duygu düşünce, dürtü ve eylemin entegrasyonundan meydana gelir ve bilinçsiz şekilde aktive olurlar. Dolayısıyla her insanın kendilik ve dünya algısı bu karmaşık yapıların etkisi altında şekillenir (Greenberg, 2002; Greenberg ve Paivio, 1997: Greenberg, 2010b;).

Duygu Değerlendirmesi

Bazıları duyguları çok yoğun yaşıyorken bazıları ise duygularından yoksundurlar. Bu nedenle duygu farkındalığını sağlamak için öncelikle hissedilen duygunun yoğunluğunun incelenmesi gerekir. Sonraki adımda ise duygunun yeni olup olmadığına ve o duyguya yol açan ana etmenlere bakılmalıdır. Danışanın yaşadığı duygu, bastırılmış bir duygunun dışavurumu ve yahut eski duyguların tekrarı olabilir. Duygu tekdüze bir olgu değildir o nedenle duygunun bir sıkıntı belirtisi mi yoksa değişim süreci belirtisi mi olduğu da iyice araştırılmalıdır. Bu nedenle danışanların hangi duyguyu ne zaman yaşadıklarının farkına varmalarını sağlamak dolayısıyla duygu türlerini belirlemek ve tanımlamak terapi sürecinin önemli bir aşamasıdır. Duygu türleri birincil, ikincil ve araçsal duygular olarak sınıflandırarak açıklanır.

Birincil Duygular

Birincil duygular terapide açığa çıkarılmaya çalışılan, başka bir duyguya indirgenemeyen “şimdi ve burada” olan olaylara verilen doğrudan tepkilerdir (Greenberg ve Watson, 2006; Johnson ve Johnson, 2004). Durumlar karşısında anlık tepkiler olarak gelişen bu duygular, i)işlevsel olan ve ii) işlevsel olmayan şeklinde ikiye ayrılır.

i)Birincil işlevsel duygular, değişen durumlar karşısında verilen içgüdüsel duygusal tepkilerdir. Duygusal zekânın ana kaynağı olan bu duygular, hayatta kalma dürtüsü ve kişinin refahı için bilgi sağlar. Uyarıcı ortadan kalktığında da kaybolur. Dolayısıyla ihlal olduğunda öfke, kayıp olduğunda üzüntü, tehdit olduğunda ise korku, vb. şekline bürünerek yaşamın devamı için fonksiyanel bir anlam taşırlar.

  1. ii) Birincil işlevsel olmayan duygular ise bireyin duygusal sisteminde sorun olduğunda ortaya çıkan, sağlıksız, önceden öğrenilmiş, zarar verici oldukça yoğun hissedilen ve kurtulmak istenilen duygulardır (Greenberg, 2002). Bu duygular çok hızlı bir şekilde ortaya çıkar ve bireyin kontrol sistemini ele geçirirler. Oluşumlarına neden olan uyarıcalar ortadan kaktığında bile devam ederler. Bu nedenle bir türlü iyileşmeyen yara olarak değerlendirilirler (Pascual-Leone, Gilles, Singh ve Andreescu, 2013).

İkincil Duygular

Bu duygular birincil bir his veya düşünceye verilen yanıtlar veya bunlara karşı sergilenen savunmalardır (Greenberg, 2002). Bu duygular birincil duyguların tolere edilememesi ve engellenmesi sonucu oluşurlar ve işlevsel olan duyguların akışını engellerler. İkincil duygular esasında hissedilen başka bir birincil bir duyguyu gizlemek veya maskelemek için kullanılan duygulardır. Örneğin hissedilen öfke genellikle, temelde üzüntü, değersizlik ve hayal kırıklığı gibi duyguları perdeleyen ve çoğunlukla altta yatan acı ve güçsüzlük duyguları saklayan bir maskedir (Jarry ve Paivio, 2006).

Araçsal Duygular

Diğer insanların belli bir şekilde düşünmesi, hissetmesi ve davranması için sergilenen yani bireylerin isteklerini başkalarına yaptırabilmek için ortaya çıkan duygulardır (Greenberg, 2002; Jarry ve Paivio, 2006). İlgi beklemek için ağlamak, diğerlerinin gözünü korkutmak için öfkelenmek bu duyguların örnekleri arasında sayılır (Jarry ve Paivio, 2006). Bilinçli ya da bilinçsiz olarak deneyimlenen bu duygular, zaman içinde kişiliği şekillendirebilir.

  • Tüm bunlar dikkate alındığında terapinin ana odağına duyguları yerleştiren duygu odaklı terapi yaklaşımı Türkiye gibi bir ülke de çocukluğundan itibaren duygularını görmezden gelerek, erteleyerek, kimi zaman bastırarak yetiştirilen ve kişilerarası ilişkilerinde ikincil ve araçsal duygularını ön plana çıkararak davranışlarını düzenleyen bireylerin, karşılaştıkları sorunlarını anlama ve çözümlemede hem psikolojik danışmanlara hem de bireylere eşsiz bir çerçeve sunmaktadır. Ülkemizde çocukluk hatta bebeklik döneminden itibaren duygularını erteleme öğretisi dolayısıyla duygusal farkındalık yoksunluğu ebeveynlik pratiklerinin içine derinden sızmıştır. Yemeğini yemeyen bir çocuğa, çizgi film eşliğinde yemek yedirme girişimleri bunun en basit örneklerindendir. Bu tarz ebeveyn davranışları çocuğa pek çok gizil mesaj gönderir. Ekran başında hipnotize olmuşçasına yemek yiyen çocuk, bedeninden içeri aldığı şeyin onda nasıl bir duyuma ve duyguya yol açtığının fark etmeden, sorun çıkarmadan yemek yer. Sonuçta çocuk yemek yemiştir ancak biyolojik ihtiyacı nedir, bu ihtiyacı bir birey olarak kendisi nasıl düzenleyebilir, ona nasıl tepkide bulunabilir, bu ihtiyaç karşılandığında neler hissedebilir gibi pek çok hayati mesajdan mahrum kalmıştır ve ona düşen şey farkındalığını köreltmektir. Yine aynı şekilde düşüp dizini kanattığı için ağlayan bir çocuğa “aaa bak kuş uçuyor”, “uff oldu, yok bir şey geçecek”, “öpeyim de geçsin” gibi söylemlerle yaklaşmak ağlamayı durdurmanın en kolay ve bilinen yoludur. Ancak bunun bedeli ağırdır. Canı yandığı için acı çeken, bu acıyla nasıl başa çıkacağını bilmeyen, bu nedenle korkan ve yardım talep eden çocuğa gönderilen alt mesaj ise: acını ertele, dikkatini dağıtarak duygunu görmemezlikten gel ve otomatik tepki ver” şeklindedir. Sıklıkla karşılaştığımız bu davranış örüntülerinin uzun vadedeki çıktıları duygusal farkındalıktan yoksunluk, duygularının gönderdiği mesajları okuyamama, duygularını düzenleyip uygun davranış biçimleri geliştirememektir.

Ailede ve toplumsal yaşamda bu şekilde yetiştirilerek büyüyen bir bireyin yetişkinliğinde de ilişkisel pek çok sorun yaşaması olasıdır. Örneğin çocuğunu kaybeden bir annenin çocuğunu bulduğunda endişesini, korkusunu, üzüntüsünü ve çaresizliğini fark edip (birincil duygular) bu duyguları ifade ederek davranışlarını düzenlemek yerine, kaybolduğu için çocuğuna bağırması, kızması, öfkelenmesi (ikincil duygular) ve yahut eşinin sevgisinin yeterince hissedemeyen bir bireyin bu sevgi ihtiyacını karşılamak için psikosomatik belirtiler (araçsal duygular) sergilemesi sıklıkla karşılaştığımız olgular arasında yer alır. İşte DOT duygulara ve onların işlevine yönelik getirdiği bakış açısı sayesinde ülkemizde terapi odasında sıklıkla duyduğumuz bu tarz kişisel ve kişilerarası zorluklara karşı bir panzehir olma rolünü üstlenmektedir.

 

Söz konusu olan duygulara dışarıdan bakmak değil, duyguları hissetmektir.

 

Duyguları Tanımak

Duygu farkındalığını arttırmaya yardım etmek için yapman gereken ilk şey duygu günlüğü tutmaktır. Senden günde üç kez hissettiğin son duyguyu yazmanı ve deneyimini tanımlamanı istiyorum. Lütfen bunları yaparken de şu hususlara dikkat et:

Duygunu nasıl isimlendirirsin?

  • Eğer sadece mutlu ya da bıkkın gibi birbirini tekrarlayan kelimeler yazarsan başka bir duygu sözcüğü bulmaya çalış.

Yeni ve ani bir duygu mu, yoksa daha kalıcı bir ruh hali mi?

  • Ne kadar sürdü?

Duyguyla ilgili vücudunda hissettiğin duyumların var mıydı?

  • Bedende, çene ya da elde gerginlik hissi
  • Titreme
  • Sıcaklık ya da terleme hissi
  • Üşüme ya da soğukluk hissi
  • Kalp hızında belirgin artış
  • Diğer?

Aklına gelen düşünceler var mıydı?

  • Nelerdi?
  • Geçmiş, gelecek ya da şu anla mi ilgiliydi?

Bir şey yaptın mı? Bir şey yapma ihtiyacı hissettin mi? Herhangi bir dışavurum yaptın mı?

  • Yaklaşmak ya da uzaklaşmak gibi
  • Saldırgan bir şekilde yaklaşmak
  • Yüz ifadesi

Bu duygu ya da ruh haline ne sebep oldu?

  • Durumu tanımla
  • İçsel bir olay mıydı?

Duygunun sana getirisi nedir?

  • Kendin hakkında bir şey söylüyor mu?
  • Bir ilişki hakkında bir şey söylüyor mu?
  • Bir amaca yönelik olan sürecin/gelişimin hakkında bir şey söylüyor mu?

Durumla ilgili duygusal tepkini yansıt ve hissettiklerinden anlam çıkarmaya çalış. Ne söylediğini tanımla:

  • Duyguyu takip etmeli misin?
  • Duygunun altında yatanı bulmalı mısın?
  • Bu duyguyu değiştirmek için bakış açını geliştirmeye çalışmalı mısın?

 

Birincil Duyguları Tanıma

  • Senin için önemli olan bir şeye karşı ne hissettiğini veya şu anda ne hissettiğini kendine sor
  • Vücudunda hisleri ara ve o hislere odaklanmaya çalış
  • Bu duyguyu isimlendir.
  • Tamamen hissedilen akıcı bir duygu mu?
  • Sıkışmış hissettiren kötü bir duygu mu? Bu duygudan kurtulma isteği yaşıyor musun?
  • Şikâyet, suçlama, çaresizlik hisleriyle mi dolu?

Araçsal Duyguları Tanıma

En son öfke, üzüntü, korku, utanç ya da acı hissettiğin anı tanımla. Anlaşabilecek şekilde vücudunda ne oldu, nasıl hissettin, ne yaptın?

Her bir duygu için aşağıdaki soruları düşün ve yanıtla:

  • Bu duygu ne kadar sürdü?
  • Ne kadar yoğundu? (0-10 arasında bir değer ver)
  • Duygu ne kadar sürede oluştu? (hızlı ya da yavaş)
  • Bu duygudan uzaklaşmak ne kadar sürdü?
  • Bu duyguyu yaşama sıklığın nedir?
  • Bu duygu sana yardımcı olan bir yoksa sorun çıkaran bir duygu mu?

Farklı Duygu Türlerini Anlama (Birincil, İkincil, Araçsal)

  1. Adım

Duygu ya da eylem eğilimi neydi?

  1. Adım

Tepki gösterdiğiniz durum hangisidir?

Bir olaya /İçsel deneyime /Başka bir kişiye

  1. Adım

Duyguya eşlik eden düşünceler neler?

  1. Adım

Bu durumda karşılanmamış olan ihtiyaç/amaç/sorun nedir?

  1. Adım

Birincil duyguya ulaşmaya çalış.

İlk adımdaki duygu birincil duygu mu? / İkincil ya da taklit duygu mu?

Eğer bir duygu sağlıklıysa takip edilir, değilse değiştirilmesi için işlenir.

Tetikleyicileri Belirlemek

  • Hissetmek istemediğin duygun nedir?
  • Bu duyguyu sen mi fark ettin, yoksa başkaları mı sana söyledi?
  • Bu duyguyu hissetmeden önce ne oldu? Mümkün olduğunca detaylı anlat.
  • Bu hisse neden olan durumun özellikleri nelerdir? Bunun ana teması ne olur du? Ana karakterler kim olurdu? Terk edilme, baskı, önemsenmeme, mahrum bırakılma, bağımlı olma konularından biri senin teman olabilir mi?
  • Bu duyguyu tetikleyen temayı nasıl tanımlarsın?
  • Bu hikayenin kaynağı ve temanın hayatındaki önemi nedir?
  • Bu tetikleyiciyi kendin için tanımla. Örneğin X durumu olduğunda pişman olduğum bir duygu yaşıyorum:
  • Mahrum hissettiğimde
  • Kızdırıldığımda veya bana sataşıldığında
  • Dışlandığımda ya da göz hapsine alındığımda
  • Eleştirildiğimi hissettiğimde
  • Önemsiz olduğumu hissettiğimde
  • Hırslı hissettiğimde
  • Yalnız hissettiğimde
  • Diğer

Bu durumların yaşamaktan pişmanlık duyduğun öfke, üzüntü, korku, utanç ya da başka bir duygunun tetikleyicisi olduğunun farkında ol. Bu duyguyu ilerideki zamanlarda hissettiğinizde kendine şunu sor:

 “ Ben bu tetikleyici bir duruma mı tepki veriyorum?”

 

Duyguyu Yeniden Yapılandırma

  1. Adım:

Vücudundaki birincil işlevsel olmayan duygun nedir? Gelmesine izin ver, içeri al.

  • Şu an ne kadar yoğun? (1-10 arasında bir değer ver)
  • Onu düzenleme ondan uzaklaşma ihtiyacı hissediyor musun? Eğer öyleyse, nasıl yaparsın? Uygula. • Kendini rahatlamaya çalış.
  • Şu anda vücudundaki his ne?
  1. Adım:

Bu duyguya eşlik eden zihnindeki yıkıcı sesler, olumsuz düşünceler ya da inançlar nelerdir? • Bu seslerin his seviyelerini tanımla (genellikle kibir ya da düşmanlık)

  • Bu sesler nereden geliyor?
  • Kendini rahatlatmaya devam et.
  • Olumsuz düşüncelerin neler? Buraya listele.
  1. Adım:

Bu olumsuz hislere ek olarak başka neler hissediyorsun? Ulaşabileceğin diğer duygular neler? Kaynak olarak kullanabileceğin alternatif bir duygu tanımla. İşlevsel bir duygu hayal et. Bu duyguyu nasıl uyandırırsın? Bu duyguyu yaşadığın bir durumu hayal et. Bu duruma ya da hisse girmeye çalış. Başka neler hissediyorsun?

  1. Adım:

Yeni tanımladığın, sağlıklı duygunun içinde olan temel ihtiyaç, amaç ya da ilgilerin neler? Benim ihtiyacım…

  1. Adım:

Sağlıklı duygun/ihtiyacın ile sağlıksız durumun birbirleriyle iletişim kurmasını sağla. Dönüşmesine izin ver. • Yeni his ve ihtiyaçlarınla birlikte yıkıcı düşüncelerine karşı savaş

  • Sağlıksız duygularını değiştirmek için güçlü yönlerini ve kaynaklarını nasıl kullanırsın?
  • Kendini rahatlatmaya nasıl devam edersin?
  • Değişimler neler?

Teknikler

Odaklanmak: Kişilerin hissettikleri duygular genellikle örtülü duygu şemalarından gelen hislerdir. Bu hisler daha ileri bir seviyede anlam taşımakta ve düşünce, duygu, algı, içsel tepkiler ve bağlamlardan oluşurlar. Terapiye başvuranlar belirsizlik duygusunun etkisiyle kendileriyle ilgili net bir duyuma sahip olmayabilirler. “Bu his içimde fakat ben bunun ne olduğunu bilmiyorum” gibi cümleler kurabilirler. Terapistler danışanların bedensel hislerine ve sözel anlatılarına dikkat ederek odaklanma yöntemi ile bu belirsiz ve karmaşık hislerin anlaşılması için müdahalede bulunurlar. Bu sayede danışanların temelde hissettikleri duygunun ne olduğunun farkına varabilmeleri ve duruma ilişkin yeni anlamlar oluşturabilmeleri sağlanır.

Odaklanma müdahale tekniğinin nasıl yapıldığına dair örnek: Odaklanma Adımları

Kendine biraz zaman ver, sadece kendin ol.

Gözlerini kapat. Derin nefes al ve rahatlamaya çalış.

Vücudundaki duyguya odaklan. Şimdi nefes al ve duygunu içine çek. Bedeninde duygularını hissettiğin yerlere dikkatini ver, şu anda ne hissettiğini görmeye çalış. Şimdi meydana gelen fiziksel duyumları fark et.

  • Eğer bu sorulara cevap alınmazsa şöyle devam edilebilir: Kendin hakkında iyi düşünmeni engelleyen bir düşüncene odaklan. Bu duyguyu vücudunda nerede hissediyorsun?

Şimdi o duyguyu kelimelere dök. Şu andaki fiziksel duyumu, hissi anlatmaya çalış. Vücudunda ne oluyor? Elini oraya koy ve ne olduğunu tanımla.

  • Gerginlik, acı gibi duyumları tanımla
  • Şiddeti 0-10 arasında puanlanırsa, kaç olur?
  • Korkuyu çağıran duyum nedir?
  • Bu duyguya sahip olmak ne hissettiriyor?

Kelimelerin uyumunu kontrol et. Sözcükler his duyumlarına uyuyor mu?

Bu duyumdan sözcükler, görüntüler almaya çalış. Anlamlı olmasına gerek yok, aklına gelenleri söyleyebilir/yazabilirsin.

  • Bu his duyumunun neye ihtiyacı var? Ne yapmak istiyor? Bunu yapsaydı daha iyi olur muydu?
  • Bu hissi ne ölçüde kabul ediyorsun?

Duygular günlük yaşantılarda, sosyal ilişkilerde, travmatik olaylarda tüm bireyleri etkisi altına almakta ve derinden etkilemektedirler. Yaşanan her durumda hissedilen yoğun duygular dikkate alınmadığında özellikle işlevsiz duygular oldukça yıkıcı hale gelebilirler. Ne yazık ki ülkemizde genel uygulama duyguları görmezden gelerek sorunu çözmek üzerine yapılandırılır. Bu ise işlevsiz duyguların devamına ve dolayısıyla psikolojik sürecin tahribatına yol açar.

 

“bir duygudan ayrılabilmek/uzaklaşabilmek için önce onu yaşamak gerekir”

 

Uzman Psikolog Miray Polat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir